2012 yılında ciddi ciddi yeni müzikler yazıp bunları bir albüm haline getirme fikrim gelişti. O güne kadar onlarca farklı albümde çalmış, belgesel müzikleri yazmıştım. Kendi grubunu henüz kurmamıştım ama grubun ya da orkestraların elemanı olduğum çokça proje vardı. Elif Çağlar Quartet, Cem Tuncer Quartet Kolektif İstanbul, Korhan Futacı ve Kara Orkestra, Yansımalar, Swing A La Turc, Çağrı Sertel Trio, Alp Ersönmez ‘’Cereyanlı’’, Jülide Özçelik, Yasemin Mori, Ceylan Ertem gibi…
Nasıl bir solo albüm yapmalıyım diye konuşurken, o dönemde D&R’da çalışan Mehmet ‘’ Ediz, sen çok farklı müzik türleri ve gruplarda çalıyorsun, bence bu yönünü göstereceğin bir albüm yap, sonra ne istiyorsan yapabilirsin’’ demişti. Bu fikir bana mantıklı geldi. O güne kadar yazdığım müzikleri bir kenara bıraktım ve birlikte çaldığım grup ya da müzisyenler için yeni besteler yapmaya başladım. Daha grubu kurmadan da Ergin’in stüdyosunda, Deneyevi, parçaları kaydetmeye başladık. O kayıtlardan bir tek Elif Çağlar’ın sözlerini yazıp söylediği ‘’Eye Of A Hurricane’’ Nazdrave albümünde yer aldı. Diğer kayıtları grup kurulduğunda tekrar en baştan çaldık.
Çok kalabalık bir kadro ile Deneyevi’nde başladığımız kayıtlar sürerken yoğun konser programı yüzünden heçbirini sonuçlandıramasak da bu kayıtlar beni grubu kurmaya doğru yönlendirdi. Madem bu kendi kişisel projemdi, o zaman sevdiğim insanlarla çalacaktım tabi ki. Nazdrave ekibinin müsisyenleri ile ilgili tek tek başlık açıp ayrı yazılar yazacağım, şimdilik kısaca bahsedeyim:
Hayatıma en çok etki eden isimlerin başında gelen Cem Tuncer, Ceylan’da birlikte çaldığımız Cenk Erdoğan ile gitarlarda yer aldılar. Ortamlarda çalmaya neredeyse birlikte başladığımız Ercüment Orkut tuşlu çalgılarda, şahane perdesiz basgitar çalan Orhan Deniz de eklenince geriye nefesliler kaldı. İzmir’den gelip Ricky Ford ile dersler yaparken tanıştığımız Engin Recepoğulları ile bir daha yollarımız hiç ayrılmamıştı, tenor saksafona o dahil oldu. Serhan Erkol gruptaydı ama çeşitli sebeplerden dolayı o devam etmedi, Barış Doğukan Yazıcı trompetiyle gruba eklenince enstrümanlar tamamlanmış oldu. Bu grubun üzerine de Ceylan Ertem ve Elif Çağlar sözleri, yazdıkaları müzikler ve sesleriyle katıldılar.
Parçaların Seçimi
Nazdrave grubu kuruldu ve sıra bestelerin seçimine ve toparlanmasına geldi. Belki parçaların tek tek analizleri ve hikayelerini de anlattığım, hatta evde yaptığım demolarını da yayınlayacağım bir yazı dizisi yaparım. Şimdilik bu bilgilerle idare edin.
Cereyanlı
-Cereyanlı parçasını adından da belli olacağı üzere Alp Ersönmez’in projesine ithafen yazmıştım, yazdığım ve demosunu kaydettiğim anı çok iyi hatırlıyorum.
Laflar
– Laflaf Kar Orkestra için yazdığım bir parçaydı. Büyükada’da Richard ve Aslı’larda kaldığım dönemde yazdığım bir besteydi. Cem Fakir’in belgeseli için bestelemiştim.
Kimse Bilmez
-Kimse Bilmez benim sözünü de yazdığım ilk bestemdi. Birçok şeyi başlatan, beni köklerime yakınlaştıran parçadır. Bunu da belgesel müziği için yazmıştım, Kolektif İstanbul olarak kaydetmiştik belgesel için.
Mila
-Mila parçasını Ceylan’ın albümünde olsun diye bestelemiştim ama sözlerini o yazıp bu köpeğine yazdığın bir beste, senin albümünde olmalı deyince Nazdrave’ye almıştık.
Maymun Türküsü
-Maymun Türküsü. Albümde Mutlaka bir Blues olmalıydı ve bu da dinamik bir parça olacaktı. Çalan Enstrümanları öne çıkaracak bir parça olarak besteledim. Kafamızda bunu elektro bağlama ve belki de zurna ile çalmak vardı ama sonra bu fikirlerden vazgeçtik, belki bir gün öyle kaydederiz.
Eye Of A Hurricane
-Eye Of A Hurricane, Elif Çağlar’a ithafen yazdığım bir müzikti, kendisi de sözlerini yazdı. Üzerine tüm kayıtları teslim ettiğimiz Tunç Çakır parçanın elektyroniklerini ve ses dizaynını yaptı.
Kimin Nesiyiz
-Kimin Nesiyiz. Kafamda hep Sezen Aksu’nun Onno ile yaptığı dönemine ithafen bir müzik yazmak vardı. Öyle de olduğunu düşünüyorum. Albüm için yazdığım ilk müziklerden, sözlerini de Ceylan Ertem yazdı.
Kutlu Olsun
-Kutlu Olsun. Kaş’ta Neco’nun mekanı Cafe 7’de limon ağacının altında bir öleden sonra yazdığım parçaydı. Ceylan ve Elif’in düet yaptığı parça, kendi söyledikleri sözleri yazdılar. Tunç Çakır da ses dizaynını yaptı.
Mantra
-Albümü de Mantra ile kapattık. Bu da Ricky Ford’un etkisiyle Abdullah İbrahim’e selam olsun diye yazdığım bir parçaydı. Tunç Çakır Perküsyonları çaldı, ben de şortumu sıyırıp çıplak bacaklarımda bagetlerle çaldım. Shaker gibi domine etmeyecek ama olayı yürütecek bir şeye ihtiyacımız vardı, o şekilde çalmaya karar vermiştim.
”Albüm Kaydetmeden Lansman Konseri Çalmak”
Albümü kaydetmeden albüm lansman konserini çalmıştık yine. Sanırım böyle başladı böyle gidecek. Yanılmıyorsam 1 Nisan 2014’te albüm lansmanını çaldık, Üzerine Babajim’de albümü kaydettik ve yıl sonu da yayınladık. Nazdrave 13 albüm lansmanını çalacağımız gün Yekta Kopan’la röportaj yapmıştık. Linki de şurada, yine albümü sonraki hafta kaydetmiş ve yıl sonu tekli ardından da albümü yayınlamıştık. Nazdrave’de bir gelenek haline gelmek üzere olan bir lansman-albüm karmaşası yaşanıyor.
Ediz Hafızoğlu ‘’Nazdrave’’ albüm kapağında da Mila ile birlikte Kastro sahilinde tesadüfen çekilen bir fotoğraf yer alıyor. Bizi anlatan daha iyi bir kapak olamazdı. Bu konudan ayrıca basedeceğim. Şimdilik benden bu kadar, yeni yazılarda görüşmek üzere.
Son Yorumlar